Aslında bu konuda yaygın ve bir üst kavram olarak tercih edilen terim “bilgi savaşları”dır. Gerçekten de “bilgi savaşları” sadece bazı hack faaliyetleri yapmaktan ibaret değildir. Bir üst kavram olarak “bilgi savaşları” terimi aynı zamanda “Siber Savaş”ı da içine alır. Bu yüzden “siber savaş” için genel bir tanım vermek zordur. Bu zorluğu göz önünde tutan bazı yazarlar kesin bir tanım vermektense “siber savaş”ın ne olduğunu ve ne olmadığını incelemektedir. Örneğin ABD Ulusal Savunma Akademisi’nden Marin Libicki bu konuda tanım vermenin zorluğunu hepimizin bildiği gözleri bağlı insanların bir fili tanımlaması örneğiyle açıklıyor. Filin hortumunu elleyene göre fil kalın bir halatken, filin bacağını elleyen diğerine göre ise fil bir ağaçtır. Yani siber savaşın ne olduğu sizin ele aldığınız yönüne göre değişecektir.
Bu sebeple “siber savaş” veya “bilgi savaşı” genelde üçlü bir ayırıma tabi tutulmaktadır. Bunlar; “Kumanda ve Kontrol Bilgi Savaşları ( C2W ) ” ; “Elektronik Savaş” ve “Psikolojik Operasyonlar ( PsyOps.)”dır.
Bu üçlü ayırıma karşı siber savaş kavramının ilgilendirdiği alanların ikiye ayrılarak birbirlerinden ayırt edilmesi gerekmektedir. Bunlardan birincisi ve gerçek anlamda siber savaş arenası olan alan “ulusal güvenlik” alanıdır. Diğeri ise bazılarının kendilerini tatmin etmek veya kendilerini tanıtmak için oynadıkları bir sirk arenasıdır. “Siber savaş”ın asıl cereyan edeceği “ulusal güvenlik” arenasında savaşın hedefi bir ülkenin elektrik şebekesi, iletişim ağları, hava kontrol sistemleri gibi hayati altyapılar olacaktır. Ulusal altyapılara yönelik bu tehditler bugün “siberuzay Çernobil tehlikesi” olarak adlandırılmaktadır. Çernobil’de binlerce insanın öldüğü ve eko sistemin büyük zarar gördüğü düşünülecek olunursa, “siber savaş”ın ulusal güvenliğe ve altyapıya verebileceği zararlarlarla, Çernobil’in verdiği zararlar arasında yapılan bu benzetmenin ne kadar ciddi sorunlara işaret ettiği daha iyi anlaşılabilecektir.
“Siber savaş”larda silahlar artık komutanlardan daha çok kumanda sistemlerine çevrilmiştir. Bu sebeple günümüz savaşlarında artık korunması gereken kumanda kontrol merkezlerinin kurulması kaçınılmaz görünmektedir. Orduda bir söz vardır “muhaberesiz muharebe olmaz” diye. Gerçekten de bir ordunun haberleşme kumanda merkezlerine yapılacak siber saldırılar ile o ordunun savaşma kaabiliyeti önemli ölçüde zayıflatılabilir. Bu durum yukarıda bahsettiğimiz C2W ( Command and Control Warfare ) tipi “siber savaşlar”a iyi bir örnektir.
Konunun başında da belirttiğimiz gibi “siber savaşları” daha tercih edilen bir deyimle “bilgi savaşları”nı hack-¤¤¤¤¤ eylemlerine indirgemek imkansızdır. Yine yukarıda bahsettiğimiz EW ( Electronic Warfare ) tipi “siber savaş”larda anti-radar sistemleri, kriptografi gibi araçlar kullanılmaktadır.
PsyOps. Tipi “bilgi savaş”larında televizyon, radyo, internet gibi iletişim araçları ile propaganda ve antipropaganda yoluyla düşman psikolojik baskı altına alınmaya çalışılmaktadır. Basına yansıyan haberlere göre Irak’lı üst düzey yönetici ve komutanlara sürekli elektronik posta gönderilmekte, cep telefonlarına sürekli mesaj yağdırılmaktadır.
Bu üçlü ayrımın dışındakilere göre ise “bilgi savaşları”nın birkaç yönü daha vardır. Bunlar; “hacker savaşları”, “ekonomik bilgi engellemeleri”, ve “bilgi savaşı” kavramını üst kavram olarak kabul edenlere göre ise “siber savaş”lardır. Bu görüştekilere göre “siber savaş”; “teknolojik emperyalizm” ve “bilgi terörizmi” ile yürütülmektedir. Hatta ve hatta “siber savaş”lar eğer her iki taraf ta yeterli medeni olgunluğa ulaşırsa tamamen sanal olarak yapılacaktır. Her ne kadar bu sonuncusu bilim-kurgu havası taşısa da bu ihtimalin de bir gün gerçek olmayacağını kimse garanti edemez.
alıntı